Ana Sayfa » Sempozyum Mesajı
S
Sempozyum Mesajı
11. yüzyılda Eski Kahire’de bir tüccar, boyamacısına “Bayım sizden istirham ediyorum, kırmızı olabildiğince kırmızı olsun.” diye özenle belirtiyordu.
“Muhteşem Edirne Kırmızısı” kitabından…
Kırmızıya olan tutku, yeni değil. Tarih öncesinden günümüze ulaşan kumaşlar üzerinde hâlâ seçilebilen renkler, ağırlıklı olarak kırmızıdır. Geçmişten bugüne en sıcak renk olarak tutkunun, heyecanın, aşkın sembolü; görsel olarak dikkat çekici ve duygusal olarak da derin anlamlı ve bir o kadar şiirsel olan kırmızı doğal renkler, tarih boyunca en ilgi çeken renklerin başında gelmiştir.
Kırmızıya olan tutku, yeni değil. Tarih öncesinden günümüze ulaşan kumaşlar üzerinde hâlâ seçilebilen renkler, ağırlıklı olarak kırmızıdır. Geçmişten bugüne en sıcak renk olarak tutkunun, heyecanın, aşkın sembolü; görsel olarak dikkat çekici ve duygusal olarak da derin anlamlı ve bir o kadar şiirsel olan kırmızı doğal renkler, tarih boyunca en ilgi çeken renklerin başında gelmiştir.
Pamuk ve kök boyamacılığında kullanılan bitkilerin yetiştirilmesinde oldukça verimli bir coğrafya olan Türkiye, 18. yüzyılda “kırmızı”ya tutkun Batılı ve Doğulu birçok tüccar için boya imalatının yapıldığı bir ülkeydi. Yüzyıl ortalarına doğru rengin Fransa’ya ulaşması ve bu ülkede başarılı örneklerin sergilenmesiyle birlikte Avrupa kıtasına yayılan Edirne Kırmızısı birçok ülkede konuşulmaya başlıyor ve deyim yerindeyse o yıllarda Avrupa’yı âdeta bir Edirne Kırmızısı modası sarıyor. Edirne Kırmızısı Fransız sanayici Édouard Delamare’in deyimiyle sırrının çözülmesi zorunluluk haline gelen bir renk olmayı başarıyor.
1740'lı yılllarda Türkiye'den Avrupa'ya getirilen ve ilk başlarda Türk Kırmızısı olarak bilinen Edirne Kırmızısı; -Uluslararası literatürdeki ismiyle Rouge d'Andrinople- çok zahmetli bir boyama süreci içeren, uğrunda çokça emek ve paranın harcandığı, sırrını çözene ödüllerin verildiği, casusluk olaylarına konu olan tarihi bir renk olarak dikkat çekiyor.
Bünyesinde çok sayıda somut ve somut olmayan değer barındıran, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Edirne’nin kültürel değerlerinden biri olan Edirne Kırmızısı, üniversitemiz ev sahipliğinde ilk kez uluslararası bilimsel bir etkinlikte tartışılıyor. Rengin kent belleğine kazandırılması adına birçok alanda başlatılan çalışmaların somut bir adımı olan 1. Uluslararası Edirne Kırmızısı Sempozyumu, pandemi koşulları nedeniyle online olarak gerçekleşecek. Farklı disiplinlerden bilim insanları ve araştırmacıların katkı sunacağı sempozyum inanıyorum ki yaşadığımız kent için önemli bir değer olan Edirne Kırmızısının kent kimliğine kazandırılması açısından faydalı olacaktır.
Bu kapsamda sempozyum dahil olmak üzere Edirne Kırmızısı ile ilgili üretilen her projeye destek olan Rektörümüz Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu’na, sempozyumda oturum başkanlığı yapacak olan Prof. Dr. Recep Karadağ ve Prof. Dr. Emel Gönenç Güler’e, araştırmalarıyla sempozyuma katkı sunacak olan Prof. Dr. Ioannis Karapanagiotis, Dr. Öğretim Üyesi Nilgün Becenen, Dr. Öğretim Üyesi Gülşah Gedik ve Dr. Irina Petroviciu’ya, ilgisini her daim gösteren Öğr. Gör. Kıvanç Ada’ya, teknik anlamda verdiği destekle büyük bir alkışı hak eden Yıldıray Ercan, Fırat Güngör ve Batuhan Çil’e teşekkür ederim.
Edirne Kırmızısının yeni projelerinde görüşmek dileğiyle…
"1. Uluslararası Edirne Kırmızısı Sempozyumu" Genel Koordinatörü
Orkun AKMAN
Düzenleme Kurulu
Düzenleme Kurulu
Prof. Dr. Recep KARADAĞ
Prof. Dr. Emel GÖNENÇ GÜLER
Öğr. Gör. Kıvanç ADA
Orkun AKMAN
Bu içerik 14.10.2020 tarihinde yayınlandı ve toplam 978 kez okundu.